Freitag, 26. Februar 2010

Vizirti..



-Asik olasim geldi demek isterdim, ama zati asikim ben.
Herkesin basina yagsin bu füzeler. Ask füzeleri..

-Her taraf maviye boyansin. Maviyi kesfettim de gecenlerde. Mavi; Marine. Turkuaz filam degil. Masmavi iste. Marine. Megersem ne güzel bir renkmis.
Daha önce hic dikkat atfetmedim. Dogru mu yazdim? Daha önce hic kullanmadim.
Evimde hic mavi yok. Ömer Barisi mi maviye bürsem?
Yok, o zati her renk; rengarenk :)
Neyi mavi yapabilirim? Yarina kadar düsüncem.. (:

-Haftasonu cok yogunuz. Tatilden bir haftasonu kacamagi yaparak, calismak ve yorulmak bana heycan veriyor. Hani tatile sabirsizlikla kucak acarsin.
Sonra tatil baslar ve sen bir boslukda kalirsin.
Ne yaparsan yap, dolmaz.. neye benzetelim bunu? Dinmeyen istah nasil olur?
Tamam sustum.. Sikayet yok :)

-Bugün anneannelere gittik Ömer Barisla. Cok tatli bir gündü. Dün gec vakitte dedemi arayinca, sesini özledigimi farkettim. Eheheh, sesini, emm, yani seni özlemisim ben dedecuuum dedim, oda "vhay beeh, bizi özleyen de mi vardi, ilk defa rastladim" dedi. Hatta demis misafirlerine filam. Sevindirik olmus.
Uyh, cok tatli bu yaslilar. Bugün bizi güldürdü filam. Üzüldü biz giderkene, trene binerkene arkama bakdim, gözleri süzülmüs gibiydi :)
Seviyorum bu aile vizirtilarini. Aile iste. Ömerikin ailesi benim ailem. Yani ikinci el ailem. Kullanilmis, sonra bana hediye edilmis. Bu yüzden koruyup kollamak gerek. Hele ki yaslilari. Ne narin onlar. Ben bile narinligimle halt etmisim yanlarinda.


-Kusura bakmayin iste. Deyindim yukarda bu sendroma. Tatildeki bos zamani doldurmaca. Seminer icin hazirliklar tamam. Valizleri hazirlayip, uyuyacagim. Uykum gelirse. Gelmezsede kendisi bilir. Hic cekemem. Alirim mp3 calarimi, dans ederim geceyle.. Püeeh...(:



Photo

Dienstag, 2. Februar 2010

tarcin, ne cok seviyorum seni.. kek'ime. kahveme, salep'ime.. herseyime yakisiyorsun :)



Dün cok sikildim ben.. Ders calisirkene daha da cok.
Ders calismiyorum diyerek söylenmesin diye, Barisin yanina oturdum..

Etrafa bakindim, hayaller kurdum, duvarlarimizi inceledim.. Sarkilar mirildandim..

Derkene; Baris basladi:

"Prenses, biz hangi meslegi icra ediyoruz?"
"Hic, issiziz.."
"Hayir! Biz ögrenciyiz. Meslegimiz budur.
Yani nasil ki her meslek icin bir caba, bir calisma,
bir terleme varsa, ögrencinin de bu zahmeti olmasi gerek.
Yoksa basarili olamayiz.."

Simdi Baris bunlari derkene, ben kahvemin yaninda duran tarcinla oynamaya basladim.
Oynadim, oynadim derkene, defterime döküldü..
Bembeyaz kagida nede yakisti o renk..
Baris hala konusuyor.. Ben tarcini izliyorum.. Kalemimi aldim, tarcinin ortasina cizgi cekdim.
Ahaha, neye benzedi.. ilk defa bunu yapmistim :)
Komiklik olsun diye, burnumu yaklastirdim, ve cekermis gibi yaptim..

Bakdim ki, Baris cokdan susmus ve beni izliyor ..

Gözlerinde o inanilmaz bakis..
Yani su bakis
"Sana inanamiyorum!! Ben hayati kurtariyorum, senin ugrastigin seye bak!!"

Dub di dup di dup di dup -.-

Gecenin geri kalan kismi sanki böyle bir tuhafdi :P
Gönlünü alamadim..
Ama sakaydi..
Güldüm ben..
Ama sadece benim güldügüm sey, saka olmuyormus ..
Öyle dedi..

Bende hak verdim.. Bana küs olmasin diye :)

Photo