Montag, 20. September 2010
Dienstag, 14. September 2010
Mittwoch, 8. September 2010
Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim..
Yolunda gitmezse birsey, insanin akli takilir.
Kanca. Balik. Yusuf.
Misal sinava hazirlanirsin 10 gün. Ve "o" gün gelir..
Ve sen yarim seneligine buza koyarsin ezberindeki Nietzscheyi.
Oysa ki Nietzschenin bile sasiracagi mantikla, alakasiz baglantilar kurmustun.
Nietzscheden nefret edebilecek hale gelmistin onu okuya okuya.
Ve Zinan cika gelir dogumgününde.
"Blind Booking"den bahseder. Ve Istanbuldan. Ve cekip gitmekden.
Tamda o günde.
Ve Istanbulu özledigini animsarsin.
Öyküzeni. Gülmesini. Sesini.
Onun kadar güzel gülen bir insan hic görmedinki.
Ve nedense Barisin elinde bir Sezai Karakoc kitabi yakalarsin.
Ve aklina Mona Roza gelir.
Ve ellerine bakarsin.
Ve seversin kendini yine. Ve simarikligin aklina gelir.
Herneyse. Tatil basladi.
Yani sinavlar bitti.
Kahve ve kek zamani.
Montag, 6. September 2010
off
Önce nefesim daraldi. Sonra siyah noktalar olustu. Büyüdüler. Icine düstüm o deliklerin.
beyazi severim. yanlnizigi da. ama zorunluluk, muhtaclik. hic girmeyelim bu konuya.
oda arkadasim kanser. anne. dul. esi kalb krizi gecirmis bir kac ay önce. sonrada kanser oldugu haberi.
ve gözyaslari akmadan önce: ogullarimin bana ihtiyaci var-ölmemem gerek.
Freitag, 3. September 2010
adacayi ve eczaci kiz
dün adacayi icerken, ayse aradi. kücügüm olmasina ragmen, ilginc bir ablalik özelligi var :)
adacayi mi? cok icme, biliyorsun, zararli. yani bir bardak yeter.
bende icmisken 10 bardak icmeyi düsünüyordum, ama iyi ki aramis beni aysecik.
Mittwoch, 1. September 2010
Abonnieren
Posts (Atom)