Mittwoch, 8. September 2010

Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim..



















Yolunda gitmezse birsey, insanin akli takilir.
Kanca. Balik. Yusuf.

Misal sinava hazirlanirsin 10 gün. Ve "o" gün gelir..
Ve sen yarim seneligine buza koyarsin ezberindeki Nietzscheyi.
Oysa ki Nietzschenin bile sasiracagi mantikla, alakasiz baglantilar kurmustun.
Nietzscheden nefret edebilecek hale gelmistin onu okuya okuya.

Ve Zinan cika gelir dogumgününde.
"Blind Booking"den bahseder. Ve Istanbuldan. Ve cekip gitmekden.
Tamda o günde.

Ve Istanbulu özledigini animsarsin.
Öyküzeni. Gülmesini. Sesini.
Onun kadar güzel gülen bir insan hic görmedinki.

Ve nedense Barisin elinde bir Sezai Karakoc kitabi yakalarsin.
Ve aklina Mona Roza gelir.
Ve ellerine bakarsin.
Ve seversin kendini yine. Ve simarikligin aklina gelir.

Herneyse. Tatil basladi.
Yani sinavlar bitti.
Kahve ve kek zamani.

Montag, 6. September 2010

off



Önce nefesim daraldi. Sonra siyah noktalar olustu. Büyüdüler. Icine düstüm o deliklerin.

beyazi severim. yanlnizigi da. ama zorunluluk, muhtaclik. hic girmeyelim bu konuya.
oda arkadasim kanser. anne. dul. esi kalb krizi gecirmis bir kac ay önce. sonrada kanser oldugu haberi.
ve gözyaslari akmadan önce: ogullarimin bana ihtiyaci var-ölmemem gerek.

Freitag, 3. September 2010

adacayi ve eczaci kiz




dün adacayi icerken, ayse aradi. kücügüm olmasina ragmen, ilginc bir ablalik özelligi var :)
adacayi mi? cok icme, biliyorsun, zararli. yani bir bardak yeter.
bende icmisken 10 bardak icmeyi düsünüyordum, ama iyi ki aramis beni aysecik.

Mittwoch, 1. September 2010

gece ve gökyüzü ve yeryüzü ve biz




Mondnacht
Joseph Freiherr von Eichendorff

Es war, als hätt' der Himmel
Die Erde still geküßt.