Donnerstag, 15. Juli 2010

kütüphane ve ben ve digerleri ve ders calismakdan bikinca baslayan nöbetler..


ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders,
ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders, ders,
Sonra mola. Sonra:
 
Sencede sanki ..
Ne?
Bosver..
Ama basladigin cümleyi bitir!
Olsun, kendi kendime konustum. Gecti.
Söyle beh :P
Hani, sanki evliyiz ya, sence özellikler kayb oluyor mu?
Hayirdir, neyi kayip ettik?
Bugün kütüphanede hic benle konusmadin ders calisirkene.
Aha, cümleyi tekrarla! Ders calisirkene dedin. Sence ders calisirkene, muhabbet edilir mi?
Hayir edilmez, ama yanimzdaki kizin sevgilisi her 10 dak'da bir geldi, naaber fistik dedi.
Ahahah, bende her 10 dak seni rahatsiz etsem, hakaret edersin kesin.
Yah, hayir, sanki eskiden olsa, bizde öyle yapardik gibi.
Allahim, bul getir o adami, sorcam sevgilisiyle 23 m² de mi yasiyorlar diye.
Niye, 23m² yasanica, hal hatir sorulmuyor mu?
Offf, valla, senle bir futbol oynamadigim kaldi, birde onu yaparsak tam olacagiz. Istersen baskalariyla kiyaslama kendini, cünki hayatimda ben gibi olan ve yasayan hic bir erkek görmedim.
Niye? Kötü mü sence? Bu kötü mü demek istiyorsun?
Ahahha, senin canin 7 saat ders calisdikdan sonra nasil böyle düsünceleri ceker ki? Yorulmadin mi? Susmak, dinlenmek gerekmez mi simdi? Beynine kal gelmedi mi daha? Bence sus artik, yoksa kahkahalara bogulcam burda.
-Hönk..

2 Kommentare: